Sosyal Mecralarda Olmak ya da Olmamak !

post-title

Her ne kadar istatistiklerde, ülkemizin durumu oldukça yükseklerde de olsa, sosyal mecraların kullanımı ile ilgili sıkıntılar hala yok değil. Sosyal mecraları yanlış kullananların olduğu doğru ama bunları emsal alıp da en büyük sosyal mecralarda bile bir hesabının olmaması pek anlaşılır değil. Facebook’u hala eski sevgililerin arandığı bir mecra sananlar ile Twitter’ı kesin olmayan haberlerin dedikodu şeklinde yayıldığı yer eleştirilerini yapanlar arasındaysanız; şu meşhur ”dağdaki çoban”dan pek farklı olmayabilirsiniz aslında.

Bugün bir araştırma yaparken Wikipedia’dan yararlanıp da Ekşisözlük’e bakmadan geçiyorsanız bir şeyleri gözden kaçırmış olabilirsiniz. Youtube’u sadece klip izlemek için kullanıyorsanız, sorunu başka yerde aramanız lazım. Aksi halde evde kalamar yapmayı başka nereden öğrenebilirsiniz ki?

Medya ise zaten bir değişimin içinde. Öncelikle internetin gelişmesiyle, bu ağa taşınan geleneksel medya, zaman içinde sosyal mecralarda da yerini aldı. Ama özellikle son yaşanan ”Gezi Olayları”nda iki ana fikrin ortaya çıktığı gördük. Bunlardan birisi sosyal mecralar olmasa gerçek haberlerin elde edilemeyeceğiydi. Diğer bir konu ise elde edilen haberlerin güvenilirliğiydi. ”Sosyal Medya” olarak adlandırılan, amatör ama anlık haber akışı işin olmazsa olmazı haline gelmişti. Çünkü belirli bir kesim artık geleneksel medyanın görevini doğru yapmadığına veya yapamadığına atıfta bulunarak bu kanalları terk etti. Sadece Sosyal Medya’ya güvenmeye başladı. Lakin burada başka bir sorun vardı ki artık profesyonellik ve bununla birlikte güvenilirlik göz ardı edilmişti. Sosyal Medya ne kadar önem kazanırsa kazansın doğru haberin tüm kitlelere ulaşması için hala geleneksel mecralara ihtiyacımız var. Kasabalara, köylere, dağdaki çobana hatta yurt dışındaki gurbetçiye henüz sosyal mecralar ile ulaşmak hala imkansız. İşte geleneksel medya bunun için önemli.

Geleneksel Medya Hala En Yaygın İletişim Aracı!


Bugün yan mahallede meydan muhaberesi çıksa, eğer geleneksel medya bu haberi evlerinize taşımazsa bundan haberiniz bile olmayabilir. Bugün ülkemizde yaşayan bir çok Suriyeli veya Mısırlı gurbetçinin de durumu budur. Geleneksel mecralar doğru haberi tarafsız bir şekilde veremedikleri için bu insanların tek dayanağı sosyal medya haline gelmiştir. Ama kontrolü mümkün olmayan sosyal medyada ise en asılsız bir dedikodu bile yüz binler tarafından dile getirilerek gündeme oturabilmektedir. Saniyede 5000 paylaşımın yapıldığını düşünürsek, kimi, neyi, hangi grubu, hangi kişiyi takip ettiğinize biraz da sizin dikkat etmeniz, bir oto süzgeç kullanmanız gerekiyor diyebiliriz. İşte en çok bu sebepten geleneksel medya; tarafsızlığı ile, dürüstlüğü ile ve en önemlisi yaygınlığı ile bize hala lazımdır. Ama gerek kontrol mekanizması, gerekse hızlı güncel bilgi bakımından sosyal mecralarda olmak modern insan için bir gereksinim halini almıştır.

”Buraya gazeteler üç gün sonra gelir”
Altan Erkekli, 70lerin anlatıldığı Vizontele filminde; ”Buraya gazeteler üç gün sonra gelir. Biz bir havadisi duyup şaşırdığımızda şehirdeki insanlar çoktan unutmuş olur.” der. İşte şimdi sosyal mecralarda olmayan dostlarım için aynı duygular içerisindeyim. Benim Twiter’da gördüğüm bir haberi, iki gün sonra gazetede görüp de gündem yapan ve konuyu tartışan insanları gördüğümde sanki çok eski bir konuyu tartışıyorlarmış gibi geliyor. Çoğu zaman o haberin güncelliği gittiği gibi üzerine bir çok farklı gelişme dahi yaşanmış olabiliyor.

Sonuç olarak…
Size bir tüyo vermem gerekirse sosyal mecralarda gerçek kimliğinizle bulunmak istemeseniz dahi alternatif bir rumuzlu hesabınız olabilir. Bu hesabınızla siz paylaşım yapmasanız dahi bilgi akışını doğru bir şekilde takip edebilirsiniz. Eşi, dostu, akrabayı, ilk okuldan sınıf arkadaşınızı hesabınıza eklemek zorunda değilsiniz; sadece ‘sayfa’ ve ‘grup’ları takip etmeniz çoğu zaman yeterlidir. Zaten kendi arkadaş çevrenizden alacağınız paylaşımlara gerçek hayatta da ulaşabilirsiniz, sosyal mecralarda ise daha farklı ve daha zengin kaynaklara ulaşabilirsiniz. Hatta alternatif toplulukları ve varsa karşıt grupları da takip etmeniz vizyonunuza katkıda bulunacaktır. Yani sen istersen piknikte mangal yaparken çektirdiğin fotoğrafı paylaşmadan da olur. O, sadece sosyal mecraların ”sosyal” kısmıdır. Bunu sevmiyorsun diye asosyal olmaya da gerek yoktur.

Bu yazı Milliyet gazetesi akdeniz ekinde yayınlanmıştır.